Dün Üretme Atölyesi

BİR fabrikayız hepimiz…

Ve o fabrikada “dün” üretiyoruz.

Zaman hep düne gidiyor…

Zaman hep düne gider…

Dün Üretme Atölyesi’yiz hepimiz…

Attığımız her adım, verdiğimiz her karar, düşünüp taşınıp yaptığımız tüm seçimler, o fabrikadan çıkan ürünlerdir.

Bakmayın bizi hayatta bırakanların hava, su ve yemek olduğunda… Onlar sadece basit birer araç…

İnsanı yaşatan, dünüdür.

İnsanın lokması dündür.

Bazen bozuk bir süt gibi ekşi, bazen yumuşacık bir İskandinav Somonu gibi dağılgan ağzımızda…

İnsanı yaşatan, Dün Üretme Atölyesi’nden masamıza gelenlerdir.

Geceleri uykusuz bırakan da bir bebek gibi uyutan da o atölyeden çıkanlardır.

***

Nedir ki insan?

İnsan, dün yaptığı tercihlerinin sonucudur…

Kentler, dostlar, aşklar, okullar, meslek…

Hepsinin evirdiği çevirdiği, bir konsorsiyum kurup piyasaya sunduğu bir üründür insan…

Bugün, dünün sonucudur.

***

Hepimiz dün olacak şimdiki zamanları yaşıyoruz ve “şimdi” derken bile an’ımız bir geçmişe dönüşüveriyor.

Ve insan…

Her an düne dönüyorsa, insan dünüdür.

İnsan, Dün Üretme Atölyesi’nde üretilendir.

Bundandır kim olduğunuzu ne aynalar ne de dostlar söyler; kim olduğunuzu öğrenmek için kulağınızı içinize dayayın ve oradaki sesleri duyun…

O fabrikadaki demir seslerini, çark seslerini, çekiç seslerini dinleyin…

Siz, orada üretiliyorsunuz çünkü;

Dünün ellerinde…

Şimdiden damıtılıp kadehe doldurulan o dünde, sarhoşluğunuz…

***

Kimileri kulağıma eğilip şöyle der:

“Geleceğe bakmak gerekmez mi?”

Geleceğin ne olduğunu merak ederim.

Gelecek: Yarının düne evrilmiş şimdiki zamanı…

Doğada hiçbir şey kaybolmaz; sadece dönüşür… Ve o dönüşüm bir maddeden bağımsız gerçekleşmez…

Lastiği yaktınız ve bitti.

Oysaki lastik hala var;

Gökyüzünde dağılmış gazda var; toprağa karışmış külde var.

Lastiği yok ettiniz;

Gazı ve külü ne yapacaksınız?

Lastiği siz görmüyorsunuz;

Peki, doğanın gözlerine bağlayacak siyah bir bandınız var mı?

***

İşte bundan;

Dünden bağımsız bir gelecek yoktur.

Ve o gelecek de, vakti zamanının dünüdür.

Dün Üretme Atölyesi’dir insan…

İnsan, dünüdür.

***

Dün sabah kızım uyandı ve salondaki kocaman Atatürk fotoğrafını gösterip şöyle dedi.

“Baba! Atatürk!”

Gülen gözlerimle Atatürk’e bakarken, iki yaşını yeni geçmiş kızımın yıllar sonra on iki yaşını geçeceğini ve “Baba! O zamanlar ne yaptın?” diye sorabileceğini aklıma getirdim.

Gururluca anlatacak çok şey biriktiriyor olmanın mutluluğunu yaşadım.

Düne dönen şimdiki zamanlarıma güçlüce sarıldım.

Şimdiki zamana dönüp düne evrilecek yarınları merakla bekledim.

***

“Baba, ‘Dün Üretme Atölyesi’ başlıklı felsefi yazının nasıl Atatürk’e döndüğünü çok merak ediyorum” deme ihtimaline karşılık, yanıtımı da hazırladım:

“Yazının ortasında, dün sabahki halin aklıma geldi.”

Hepsi bu!

Edebiyat ve felsefe

DÜNÜMÜ bilenler anımsayacaktır:

Ben bu mesleğe edebiyat ve felsefeyle başladım.

Yıllar yıllar önce Kocaeli Gazetesi’ne gittim ve “İşim edebiyat ve felsefe… Köşe yazmak istiyorum” dedim.

“Yazını yola, bir bakalım” dediler…

Yolladım, baktılar, yayınladılar…

Ve her pazar gazetede yayınlandı.

Sonra mı?

Muhabirlik…

Editörlük…

Yazı işleri müdürlüğü…

Haber koordinatörlüğü…

Genel yayın yönetmenliği…

En azından pazar günleri özüme dönmek ve biraz edebiyat, biraz felsefe yapmak istiyorum…

Çünkü edebiyat ve felsefe benim çıkış noktam…

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Mevlüt Soysal - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Demokrat Kocaeli Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Demokrat Kocaeli hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Demokrat Kocaeli editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Demokrat Kocaeli değil haberi geçen ajanstır.



Anket Yerel seçimlerde Derince'de kime oy vereceksiniz?
Tüm anketler