İhanet, çok ağır bir cürüm.
İnsanın, eşine, dostuna, çalıştığı kuruma, vatanına karşı hainlik yapması düşebileceği en derin çukur.
Bana göre ihanetin en büyüğü “fikri saha ”da olandır. Nesilleri yanlış bilgilendirmek ve onların zihinlerini zehirlemek…
Hainliğin zıddı ise, “sadakat” ve “kahramanlık”...
Bir insanı hainlikle suçlamadan önce ince eleyip sık dokumalı. Örneğin eşine ihanet ettiği şüphesi olan kişiyi, dört kişi görmeden bu suçu tescillenmiyor.
Tarih anlayışımız acilen değişmeli. “Hain” ya da “kahraman” parantezinden kurtulmalıyız. Dönemin şartlarını detaylı masaya yatırmadan yargıda bulunan çokbilmişler mevcut.
TARİH SİYASALLAŞMAMALI
Yaşanmış gerçekliğe zarar veriliyor. Devrimlerin, önceki yapıları eleştirmesi doğal süreç. Lakin kantarın tozu kaçıyor.
Tarihimizle barışmak zorundayız. Selçuklu da, Osmanlı da bizim. Türkiye Cumhuriyeti bizim.
Hataları eleştirilebiliriz. Abdülhamit Han, Vahdeddin ya da Mustafa Kemal Paşa… Etten kemikten yaratılmış insanlar en nihayetinde. Hatasız kul olur mu efendim? Birileri Vahdettin Han'a birileri Mustafa Kemal Paşa'ya hakaret ediyor. İki yanlıştan bir doğru çıkmaz!
Dünyanın hiçbir yerinde bizimki kadar geçmişine küfreden bir millet yoktur! Hata yapmak ile hainlik arasındaki çizgiyi ayırt etmek zor değil. Yeter ki kötü niyetli olunmasın.
Nazım Hikmet yurt dışına çıktı. Hain mi olmuştu bu kararıyla. Kimsenin kimseye "yerinde kal seni öldürsünler" demeye hakkı olamaz
SULTAN VI. MEHMED VAHÎDÜDDİN ‘İN HİKÂYESİ
Asıl veliaht olan Sultân Aziz’in oğlu Yusuf İzzeddin’in intihar süsü verilerek ortadan kaldırılması üzerine Osmanlı veliahdı olan Vahdeddin başa geçti.
Yaşlıydı, hastaydı ve tahta geçmeyi ummuyordu. Devlet tecrübesi yoktu. Bir tarafta ittihatçılar bir tarafta İngilizler. Tarihler 16 Mart 1920 gösterdiğinde İstanbul resmen işgal edilmişti. Padişah İttihatçıların sebep olduğu enkazın üzerinde oturuyordu artık.
İngilizlerin İstanbul’u Yunan’a vermesinden, Hilafet makamının elden gitmesinden, Müslümanların başsız kalmasından endişe duyuyordu.
1 Kasım 1922’de Ankara Meclisi saltanatı kaldırdığını ilan etmesi üzerine Padişah’ın pozisyonu belirsiz bir hâl aldı; kendisine içeriden ve dışarıdan baskılar dayanılmaz dereceye geldi.
Padişah bu gelişmeleri kabul etti. Geçiş kansız oldu. Direnebilirdi. Ama kardeşkanı dökülmesinden korktu. Ülkeden ayrıldı (17 Kasım). Kaçmadı. Ortalık yatıştıktan sonra tekrar dönmek niyetiyle hicrete razı oldu. Yanında bir kuruş para olmadan sefalet içinde yaşadı. İsteseydi Topkapı Sarayı’nın bütün hazinesini götürür ve öyle bir ordu kurup geri dönerdi.
Yıkım içeriden 1909'da Abdülhamit'in tahttan indirilmesi ile başlamıştı. Buna rağmen 1915'teki Çanakkale Zaferi'ne imza atıldı. Lakin buz zaferde memleketin münevverleri kırıldı. Tam 400bin şehit. Orada yorulup kırılan Osmanlı, 1918'de çöktü. Ardından toparlandı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak ayağa kalktı.
Yeni devletimizi bir Osmanlı subayı olan Gazi Mustafa Kemal Paşa kurdu. Milletin içinden çıkan bir meclis, monarşiyi lağvetti. Cumhuriyet'in ilanı yepyeni bir anayasa metniyle değil, Osmanlı Anayasası değiştirilerek gerçekleştirildi. Osmanlı imparatorluğu bir rejim olarak kendisini feshetti.
1908-1919 arasında geçen 11 yıllık süreyi bu milletin evlatlarına esaslı bir müfredat ile öğretmediğimiz sürece Tunç Soyer gibiler çıkıp ecdada laf söyleyecek. Ecdadın itibarını korumak lazım. Kanunsa kanun çıksın lakin ecdat korunsun, vesselam.
Yorum yazarak Demokrat Kocaeli Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Demokrat Kocaeli hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Demokrat Kocaeli editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Demokrat Kocaeli değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Demokrat Kocaeli Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Demokrat Kocaeli hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Demokrat Kocaeli editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Demokrat Kocaeli değil haberi geçen ajanstır.