CHP’de başarı suçtur ve cezalandırılır

CHP İstanbul İl Kongresi’ni takip ettikten sonra, “Fatma Kaplan Hürriyet’e yapılan ne ki?” dedim…

Bakınız Fatma Kaplan Hürriyet kongrelerde birkaç defa eleştirildi…

Ona ulaşmak güçmüş…

Örgütten kopukmuş…

Telefonlara dönmüyormuş…

Vesaire…

***

Bir de, 25 yıl sonra İstanbul’u CHP’yi kazandıran, yakasındaki CHP rozeti ile bugün Türk siyasetinin “en büyük birkaç markası”ndan biri olan Ekrem İmamoğlu’na yapılanlara bir bakın…

İstanbul İl Başkan Adayı olmuş, geçmişte İstanbul İl Başkanlığı yapmış Cemal Canpolat denilen zat, İmamoğlu’nun işe alma yöntemi ile delegeleri satın aldığını ifade ediyor… Canpolat denilen zat, CHP’lilerin İmamoğlu ile görüşebilmek için araya başka partileri koyduğunu söylüyor…

Daha neler neler…

AK Parti’den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olması muhtemel isimlerden biri olan Tevfik Göksu da şöyle diyor:

“CHP İl Başkan Adayı, İBB Başkanının partizanlığını, liyakat yalanını ve delegelerin oylarını almak için İBB’de işe alınmasını tek tek ifşa etmiş.”

Haklı değil mi?

Bence Canpolat ve sözde devrimci avenesi, soluğu AK Parti İstanbul İl Binasında almalılar… Orada bir basın toplantısı düzenleyip İmamoğlu’lun ipliğini daha fazla pazara çıkarmalılar…

Böyle eksik kaldı…

***

Gazeteci İsmail Saymaz’ın kongre sırasında attığı birkaç tviti buradan sunmak istiyorum:

“Bugün itibariyle AK Parti’nin İmamoğlu aleyhine kampanya yapmasına ihtiyaç kalmadı.

O işi İstanbul’daki kimi Kılıçdaroğlu yanlıları görüyor.

AK Parti, İmamoğlu’ndan kurtulabilmek için İstanbul’u vermeye dünden hazır olan CHP’lilerin yardımıyla seçim kampanyasını başlatmış oldu.”

“Bugün bazı CHP’liler, İstanbul’u çeyrek asır sonra almış kendi büyükşehir belediye başkanlarını parti içi iktidarlarını korumak adına insafsızca suçladılar, yuhalattılar.

İmamoğlu’na Erzurum’da atılan taş bile kongrede edilen sözlerden ağır değil.

Çok yazık.

Size İstanbul fazla…”

Kongreyi takip eden Fatma Kaplan Hürriyet haline şükretmeli…

İstanbul’u 25 yıl sonra kazanan İmamoğlu’nun yanında Hürriyet kim ki…

Onla bunlar yapılıyorsa, Hürriyet’e daha fazlası yapılır…

Ama şanslı ki;

Yapılmıyor…

***

İstanbul kongresini takip ettikten sonra CHP’de “suç ve ceza” kavramlarının farklı işletildiğine tanık oldum…

Normal şartlarda başarı ödülü, suç ise cezayı getiriyor…

Peki, CHP…

CHP’de başarının sonucu ceza…

Başaran cezalandırılıyor…

Çünkü CHP, parti içi iktidarın kent ya da ülke iktidarı için yalnızca bir araç olduğunu, asıl olanın parti dışındaki iktidar olduğunu bilmiyor, düşünmüyor…

Ve belki de bu yüzden, parti içinde seçimi kazanmayı, parti dışında seçimi kazanmaya tercih eder hale geliyor.

***

Bakınız şu çok net:

Parti içinde, Kemal Kılıçdaroğlu ve şakşakçılarından ibaret “parti içi iktidar grubu”nun sesi, İmamoğlu gibi “parti dışı iktidar” iddiası taşıyanlardan yüksek çıkmasaydı, Türkiye Cumhuriyeti’ni bugün CHP’li bir Cumhurbaşkanı yönetiyordu.

Ama izin vermediler…

Bakınız hala da direniyorlar…

***

Son olarak, kongrenin ardından attığım tivitle yazımı bitireyim:

“Kaftancıoğlu-Canpolat kazansaydı sabaha kadar kutlama yaparlardı; İmamoğlu ise kazanmasına rağmen en hüzünlü gecesini geçirmiştir.

Çünkü bir tarafın amacı parti içi iktidar, diğer tarafın amacı önce kentinde sonra ülkede iktidar…”